Milletin Azmi
- rizakati

- 23 May 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 May 2021
"Paşam! Şehrimiz Aksaray’ın vilayet olmasını ve bir un fabrikası kurulmasını istiyoruz’" der. Mustafa Kemal de Aksaray’ın vilayet olması ve Aksaray’a bir un fabrikası kurulması için talimat verir.

İç Anadolu’da önemli bir ticaret ve hububat merkezi olan Aksaray’ın zahire ambarı (buğday deposu) olduğu tüm Türkiye’ce bilinmektedir. Üretilen bu kaliteli buğdayların un haline getirildiği önemli merkezlerden birisi de yine Aksaray’dır. Nehir yönünden şanslı olan Aksaray’da un fabrikası açılmadan önce, rivayete göre, yüzden fazla değirmen bulunmaktaydı .
1920’li yıllarda TBMM’de Mustafa Kemal bir konuşma yapar. Konuşmasında ordunun savaştan çıktığını, ülkenin una ihtiyacı olduğunu anlatır. Dönemin milletvekili Aksaraylı Vehbi Çorakçı da, Aksaray'da kurulacak bir un fabrikasının orduya ve millete faydalı olacağından bahseder. Bunun üzerine Mustafa Kemal, "Sizin bir isteğiniz var mı?" diye Vehbi Bey’e sorar. Vehbi Bey de "Paşam! Şehrimiz Aksaray’ın vilayet olmasını ve bir un fabrikası kurulmasını istiyoruz’" der. Mustafa Kemal de talimat vererek Aksaray’ın vilayet olması ve Aksaray’a bir un fabrikası kurulmasını ister.

Vehbi Bey öncülüğünde Aksaray’da 250 bin lira sermaye ile 1924 yılında kurulan “Azmi Milli (milletin azmi)” adı verilen şirketin un fabrikasının 29 Ekim 1926 cumhuriyet bayramında açılması planlanır ancak, gecikmeli olarak 13 Kanunu Evvel (Aralık) 1926’da coşkulu bir törenle açılabilir. 1926 senesi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti açısından fevkalade önemli gelişmelerin olduğu bir senedir. Özellikle savaşlardan dolayı yoksun ve yoksul düşen halk, iktisadi yönden bu ilerleme çabaları karşısında, umutlanır. Şehir merkezinde, Zinciriye Medresesi karşısında muntazam kesme taştan dört katlı, dikdörtgen planlı olarak inşa edilen 23 metre yüksekliğindeki binada Türkler ve Almanlar çalışır. Daha sonra ilaveler yapılır, ve soğutma üniteleri oluşturulur.
(İbrahim Hakkı Konyalı, Belediye Başkanı Hadi Arıbaş’ın Aksaray’da bugün ismini dahi bilmediğimiz bazı türbeleri yıktırdığını ve bu türbelerin tuğlalarını ve taşlarını belediyenin muhtelif inşaatında ve un fabrikasının ek binalarında kullandığını kaydeder. Aksaray Tarihi, s. 1415.)
Fabrika uzun süre ülkenin ve ordunun un ihtiyacını karşılar. 1996’ya kadar üretimini sürdürerek, yaşayan en önemli sanayi tesislerimizden birisi olarak tarihe geçer. Bugün de, Azmi Milli Sanayi Müzesi olarak kamu hizmetini sürdürmektedir.
Fabrikanın bir özelliği de kendi enerjisini üreten ilk fabrika olmasıdır. Mamasun Barajı’nda kurulan elektrik santrali ile elektriğini kendi üretir, fazla enerji şehrin aydınlatılmasında kullanılır. Azmi Milli T.A.Ş. AEG Türk Anonim Elektrik Şirketi ile anlaşarak elektrik işletmesini hayata geçirmiştir.
Ülkemizde elektrikle aydınlanan ilk dört şehirden biri olan Aksaray'ı civarda bulunan birçok şehir tatlı bir kıskançlıkla izlemiş olmalı. Mumlarla, gaz lambalarıyla zor bir hayat süren Anadolu’nun ortasında Aksaraylılar, Azmi Milli sayesinde büyük nimete kavuşmuşlardı. (O yıllardaTürkiye'de yalnız Tarsus ile İzmir ve İstanbul'un bir kısım semtlerinde elektrik varmış. Ankara dahi havagazı ve gaz lambalarıyla aydınlatılıyormuş.)
Elektrikle tanışan Aksaray’da kazalar da eksik olmaz. İlk elektrik kazası meydana gelince, Vali Ziya (Günar) Bey, gazete vasıtasıyla halkı daha dikkatli olması için uyarmayı ihmal etmez:
"Makam-ı vilayetten: Martın on beşinci günü kasabadan köyüne giden Gücünkayalı Hulusi oğlu Fehmi ile Mehmet oğlu Halil isimlerindeki gençlerden Fehmi, elindeki demir uçlu değnekle Kireçlik Boğazı’nda, elektrik fabrikasından Aksaray’a gelen tellere urmak suretiyle oynarken, Fehmi’yi elektrik çarparak bir saniyede öldürmüştür. Evvelce de ilan edilmiştir ki; bu elektrik kuvveti başka bir şeye benzemez. Parmağın ucunu tele dokunan adam derhal ölür. İşte ilk defa bu genç öldü. Çok müteessir olduk. Badema gerek kasabada gerekse hariçte telefon ve elektrik tellerine katiyen dokunulmasın. Yoksa böyle ölümle neticeleneceği bu vakada belli oldu. Aynı zamanda bu tellerle oynamak isteyen görüldüğü, haber verildiği takdirde pek ağır ceza görür. İşte bir kere daha ilan olunur. Vali Ziya".
Şirket (fabrikaya biz şirket derdik) deyince anılarımda canlanan iki isim var. Biri öğrencilik yıllarındaki gazeteci ben'in haber kaynağı amatör tarihçi Mehmet HAMZAKADI, öbürü yakın komşumuz ve akrabamız, sülalemizin KATILAR boyundan (öteki boy KADIOĞULLARI) Feramuz Emmi (ikisi de rahmete gark olsunlar). İkisini de anlatacağım inşallah.








Yorumlar