top of page

Dağarcık – Ağustos 2008 (2. Baskı)

  • Rıza Katı
  • 1 Ağu 2008
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 6 Nis 2021


Geliştiren Öykü

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu. Onlara dedi ki: "-İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında:

Bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor. Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde de." Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına, "Hangi kurt kazanacak" diye sordu. Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı:

"-Beslediğiniz.”


ree


Geliştirici Öğüt

Bir bedende yaşayacaksınız. Bedeninizi sevebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz. Ama emin olun, bedeniniz hayatınızın sonuna kadar sahip olacağınız tek şeydir. Dersler alacaksınız. "Dünya Gezegeninde Yaşam" adında tam zamanlı bir okula devam edeceksiniz. Buradaki herkes ve her olay "Evrensel Öğretmen"dir. Her ders, öğrenilinceye kadar tekrarlanır. Onu öğreninceye kadar karşınıza değişik biçimlerde çıkar; sonra başka bir derse geçersiniz. Eğer kolay dersleri öğrenmezseniz, zorlaşırlar.

Dışarıdaki sorunlar, içsel durumunuzun eksiksiz bir yansımasıdır. İçinizdeki engelleri ortadan kaldırdığınız zaman, dış dünyanız değişir.

Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme yöntemidir. Bir dersi öğrendiğinizi, davranışlarınız değiştiği zaman anlarsınız.

(Cherie Carter-Scot)



DERS VEREN ÖYKÜ (Kıssadan Hisse)

Padişah, bir gece rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin hemen huzuruna getirilmesini buyurur. Uyku sersemi tabirci başı yanına gelince, padişah düşünü anlatıp sorar: "Tabirci başı, bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle." Tabirci başı biraz düşünür; sonra utana sıkıla: "Şerdir, Padişahım" der. "Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz." Bir an sessizlik olur; ardından padişah kükrer: "Tez atın şunu zindana, felaket habercisi olmak neymiş öğrensin!" Tabirci başı, yaka paça götürülüp zindana atılır. Padişah bir başka tabircinin bulunmasını emreder. Huzura getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatıp sorar: "Hayır mıdır, şer midir?" der. İkinci tabirci de önce biraz düşünür; ama sonra yüzü aydınlanır: "Hayırdır, Padişahım!" der. "Bu rüya, tüm yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınızı gösterir. Daha nice seneler boyu ülkenizi yönetebileceksiniz." Padişah, ağzı kulaklarında buyurur: "Bu tabirciye iki kese altın verin!" Başından sonuna durumu izleyenler, tabirciye sorar: "Aslında sen de Tabirci başı da aynı şeyi söylediniz. Neden onu cezalandırdı da seni ödüllendirdi?" Tabirci güler:

“Elbette aynı şeyi söyledik; ama önemli olan,

kime NE söylediğin değil, NASIL söylediğindir!”

Yorumlar


© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page