Dağarcık - Ekim 2012 (2. baskı)

Usta Aşçı Ne Zaman Kötü Yemek Pişirmeli?

Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın, akşam yemeğine gelecek olan yeni evli oğlu ve gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi.

Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar. Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı. Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti. Oğlu, gelini ve aile dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da yemek sırasında yine de pek iştahlı göründükleri söylenemezdi.

Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına ''Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir sorunun var.'' dedi.

Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi:

''Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım. Bu yemekten sonra oğlum artık ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak.''

Karınca

Kanuni Sultan Süleyman sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhül İslam Ebussud Efendi’den şu beyitle fetva istemiş:

Dırahta ger ziyân etse karınca,

Zararı var mıdır ânı kırınca?

(Ağaca zarar verse karınca

Öldürülmesinde var mıdır sakınca?)

Ebussud Efendi de bir beyitle cevap vermiş:

Yarın Hakkın divanına varınca,

Süleyman’dan hakkın alır karınca!