Dağarcık – Eylül 2008 (2. Baskı)
- Rıza Katı
- 1 Eyl 2008
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Mar 2021
Geliştiren Yazıt
(Milattan 2000 yıl önce HITITLERE ait kalıntılar içerisinde bulunan bir duvar yazısından alınmıştır)
* Tanrım beni yavaşlat. * Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. * Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele. * Günün karmaşası içinde bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver.
* Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. * Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini,
yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim. * Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. * Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır. * Köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. * Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.

***
Ünlülerden Özlü Sözler
*Kendini zihinsel kölelikten kurtar, kendimizden başka hiç kimse zihnimizi özgürleştiremez.
*Hayat birçok işaret içeren büyük bir yol…
*Tekerlek izlerini takip ederek ilerlerken aklının karışmasına izin verme.
*Öfkeden, kötülükten ve kıskançlıktan uzak dur.
*Düşüncelerini gömme, vizyonunu gerçeğe dönüştür.
*Bugünün güzel anları yarının hüzünlü düşünceleri olabiliyor.
*İnsan Tanrı olmadan yapamaz.
*Susadığın zaman su içmek istemen gibi, Tanrı olmadan ilerleyemezsin.
(Bob Marley; söz yazarı, şarkıcı, gitarist)
DERS VEREN ÖYKÜ (Kıssadan Hisse)
Ölmek üzere olan yaşlı bir baba, yatağının başına üç oğlunu çağırarak onlara vasiyette bulunur: “Oğullarım, ben ölünce, birbirinize düşmemeniz için size sahibi olduğum 17 deveyi paylaştırmak istiyorum. Miras olarak develerin yarısını büyük oğluma, üçte birini ortancaya, dokuzda birini ise küçük oğluma bırakıyorum.”
Babalarının ölümünden sonra mirası babalarının vasiyeti uyarınca paylaşmak üzere kardeşler bir araya gelirler. Fakat bir türlü işin içinden çıkamazlar. Mirası babalarının istediği gibi pay edemezler. Çünkü 17 sayısı ne 2’ye, ne 3’e ne de 9’a bölünebilir.
“Bu işin üstesinden ancak köyün tecrübe ehli, yaşlı bilgesi gelir.” diye düşünüp, ona giderek danışırlar. Bilge kişi: “Benim bir devem var, onu da alıp, yeniden hesap yapın.” der. Bu cömertliğe çok şaşıran oğullar, 18 deveyi pay etmeye girişirler.
Önce 2’ye bölerler, büyük oğul 9 develik payını alır. Sonra 3’e bölerler, çıkan 6 deveyi de ortanca oğul alır. Daha sonra 9’a böldüklerinde 2 deveyi de küçük oğul alır. Ama, bütün develeri paylaştıktan sonra ortada fazladan bir deve kalır yine.
Oğullar bu duruma da bir çözüm getirmesi için yeniden yaşlı bilgeye başvururlar. Bilge kişi güler ve: “İyi öyleyse” der. “Sorununuz çözümlendiğine göre, ben de devemi geri alabilirim artık.”
Hayatta çözümlenemez sanılan sorunlar, varsayımlarımız ve önyargılarımızdaki ufacık bir değişiklikle çözümlenebilir. Uzaklarda aradığımız merhem, yaramıza çok yakın bir yerde fark edilmeyi bekliyor olabilir. Ruhumuzu çevreleyen karanlık hale, bir sözcükle aydınlanabilir. Kalbimize çöken siyah bulut, bir tebessümle dağılır.
(Alıntı: Genç Gelişim Dergisi)







Yorumlar