top of page

Dağarcık - Mart 2009 (2. Baskı)

  • Yazarın fotoğrafı: rizakati
    rizakati
  • 1 Mar 2009
  • 2 dakikada okunur

2008'de neler öğrendim


Ocak

ree


Büyük yarışlara milyonlarca insanın talip olduğunu, bunların ilk karşılaştıkları engel ve acıyla yarışı bıraktıklarını, elli bin tanesinin acıya dayanmaya devam ettiğini, ikinci büyük engelde bunlardan da yaklaşık beş bin tanesinin acıya rağmen gayretle devam ettiğini ve acıya tahammülü yüksek küçük bir azınlığın başarı ipini göğüslediğini öğrendim.

Şubat

Türkiye'deki 7 yıldızlı otellerin insanı hasta ettiğini, gösterişin altında fukara bir zihniyetin olduğunu öğrendim.

Mart

En zekimizin bile, en çalışkanın gerisinde kaldığını, zekânın sadece çalışmayla bir araya geldiğinde gösteri yapabildiğini öğrendim. Hiçbir şeyin nedensiz olmadığını, başımıza gelen her derdin bir hediye olduğunu, nispeten benim bu hediyeyi fark ettiğimi, bazılarının geç fark ettiğini, bazılarının hiç fark etmediğini öğrendim.

Nisan

İngilizlerin çok çalışkan ve üretken insanlar olduklarını, Londra'yı bir inci gibi parlattıklarını, bizim de İstanbul'u bakır gibi paslandırdığımızı öğrendim.

Mayıs-Haziran

Afganistan'ın gelişememe nedeni olarak halkının, birlikte üretmek yerine birbirine karşı savaşmayı seçmesi olduğunu öğrendim.

Temmuz-Ağustos

Korkunun ecele faydası olmadığını, zamanı gelince büyük sınavlarda ya kalacağımızı, ya geçeceğimizi öğrendim.

Eylül-Ekim

Gandhi'den, insanın olgunlaşmasıyla yediği yemek arasında ters bir orantı olduğunu; bazen birinin gözlerini açabilmek için bağırmanın yetmediğini, gözyaşı dökmek gerektiğini öğrendim.

Kasım-Aralık

Kitap yazmaktan daha iyisinin kitap yazdırmak olduğunu, liderlikten daha iyisinin lider yetiştirmek olduğunu; aşktan daha önemlisinin üretmek, yardım etmek olduğunu öğrendim.

(MELİH ARAT - 22 Şubat 2009 tarihli yazısından)

-oOo-


DERS VEREN ÖYKÜ (Kıssadan Hisse)

Öğretmen, derse yanında getirdiği büyük bir beyaz kâğıtla girer. Kâğıdı, sınıftaki yazı tahtasının tam ortasına yapıştırdıktan sonra; cebinden çıkardığı kalemle, kâğıdın ortasına siyah bir nokta koyar. Ardından sınıfa dönerek; ”Gördüğünüz şeyi bana anlatır mısınız?” der. Sınıfın tamamının el kaldırdığını gören öğretmen, birkaç öğrenciye söz verir. Hepsi de aynı yanıtı verirler; ”Siyah bir nokta.” Öğretmen, kavuşturduğu ellerini yana salarak, masasına oturur ve sınıfa bakarak, şunu söyler; ”Hiçbiriniz, koskoca beyaz kâğıdı görmedi!”

Çoğu zaman bazı küçük ayrıntılar bütünü görmeye engel olur.

Çoğu insan ağaçlarla fazla meşgul olmaktan ormanı görmez


-ooOoo-

Yorumlar


© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page