Denemeler
- mrkati
- 16 Nis 2021
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 May 2021

SEFİL -
Etrafa bakındı umutsuzca
Yürüyüp geçen insanlara
Homurdayan midesinin sesi
Bastırdı gecenin bestesini
Nicedir bir lokmaya hasret
Ondan mı içindeki nefret
Semiz bedenlerin sergisi
Arttırdı iyice öfkesini
Haykırmak istedi göğe
Yeter artık bu çile
Umarsız ruhların gölgesi
Örttü üstünü gizli gizli
Ağladı içindeki çocuğa
Lanet okudu parlak aya
Boşluk titretti içini
Uğuldadı rüzgarın sesi
Uzattı bedenini soğuk taşa
Kapattı gözlerini yavaşça
Azaldı usul usul ayak sesleri
Anılar boğazında düğümlendi
Uzanmak istedi damlayan ışığa
Son bir arzu ayağa kalkmaya
Görmek için uzaklardaki evini
Zorla araladı kara gözlerini
Uzun uzun baktı dipsiz ufka
Yoktu ne bir ağaç ne de boya
Süzdü bomboş kara geceyi
Aradı sarı sıcak pencereyi
Beyhude bu çelimsiz çaba
Onlar karıştı çoktan boşluğa
Topladı dağılan bedenini
Mahcup bir çocuk gibi
Kavuşacak mıydı bulutlara
İzni var mıydı mutluluğa
Son bir kez titredi kuruyan dili
Gülümsedi başucunda son nefesi

GİDENLERE
Bu ağır kahpe soluk duman
Her yanı sarıp sarıp duran
Yanan kalbimin kokusu mu
Sensizliğin korkusu mu
Burnumun direğini sızlatan
Beni benden senden alan
Son kez bir baksan olur mu
Bu can hala tende durur mu
Neden bu ayrılık bu hazan
Ben miyim hep biçare kalan
Bir yoldaş bir sırdaş yok mu
Her gelen bir daha vurur mu
Bu mu boşa dövülen havan
Beyhude yakarıp yalvaran
Hiç işittiğin olur mu
Bu elem sana dokunur mu
Benim, yokluğunla kavrulan
Silik puslu anılarla avunan
O Gül hala camında durur mu
Benim için de kokla olur mu
Dallarım olmasa da seni saran
Elim değilse de saçında dolanan
Doğan gün gül yüzüne vurur mu
O ağaca son kez yaslan olur mu
MUSTAFA KADIOĞLU







Bileyim dedim
İki meselide ben çözeyim
İki keiam da hıfz edeyim dedim adam gibi beceremedim
Bundan gayrı bilmem artık
Kelamım vardı çok dediler
Zarım vardı sus dediler
Söylerken kelamımı çalıp lal eylediler
Bundan gayrı söylemem artık