top of page
  • Yazarın fotoğrafırizakati

Taşpazarlı Komşularımız

Altaylık ve Horantası -4

Kızlar, Damatlar ve Torunlar

Ayşe abla bıcır, bıcır, tatlı dilli bir kadındı.


BÜYÜK KARDEŞ: Alirzemmi’nin ilk eşi Ümüşaba’dan doğan ilk kızı, Fadime Abla Tatlıcı İsmail ile evliydi. Başka mahallede oturdukları için yakından (pekiyi) tanımıyorum. Çocukları var mıydı? Varsa isimleri neydi? Bilmiyorum.

ORTANCA KARDEŞ: Fadime'yi bilirdim ama Ümüş Abanın kızı olduğunu bilmezdim. Tatlıcı İsmail’lerle akrabalıklarının Esmaba'dan olduğunu sanırdım. Herhalde Tatlıcı İsmail de Acemli idi.

KÜÇÜK KARDEŞ: Geçen bölüme ek olarak; torunlarının Esmenne’ye Acem ebe dediklerini, Altı aylığın mirasından Aksaray’da ilk, belki de tek tatlıcı olan kaynı İsmail'in pay aldığını ilâve edeyim.

BÜYÜK KARDEŞ: Damadı olduğu için mirastan pay almıştır.

KÜÇÜK KARDEŞ: Tatlıcı İsmail yabana atılmaz. Ümüş Nene onun evinde öldü. Mahallemizden kalksa tabutunu omuzlayacak yaştaydım;11-12. Yine bu tatlıcı amca Altaylığın evi viran olup, dağılınca ortada kalan Alidede’mize kucak açmış, pastanesinde iş vermiş ve onu emekli maaşına bağlatmış adamdır.

BÜYÜK KARDEŞ: Alirzemmi’nin ikinci eşi Esmaba’dan iki kızı oldu: Necla abla öğretmen Fikret Abi (Yürekli?) ile evliydi. Erdal isimli bir oğlan ve adını hatırlayamadığım bir kız çocukları vardı.

ORTANCA KARDEŞ: Fikret abinin kızına Rayfe derdik.

KÜÇÜK KARDEŞ: Necla-Fikret çiftinin kızlarının (büyük olanın) isminin Raife olduğunu, Melahat ablamla arkadaş olduklarını, onların iki küçük kızının Ümüş ve Narin isminde ve benim yaşlarımda olduklarını, bir de Ali Rıza isminde son-kesti oğullarını belirtip şimdilik bırakayım.

BÜYÜK KARDEŞ: Evet ben de hatırladım kızın ismi Raife idi.

ORTANCA KARDEŞ: Küçük kıza komşumuz özürlü Narin’den dolayı Narin demezlerdi. Ama ne derlerdi hatırlayamıyorum.

BÜYÜK KARDEŞ: Alirzemmi'nin Esmaba’dan olan ikinci kızı Ayşe abla ise Kunduracı Şahin Abi ile evliydi. Meliha, İhsan ve Seval adında üç çocukları vardı.

KÜÇÜK KARDEŞ: Ben, Ümüş nene’den olduğunu zannettiğim Ayşe’yi bir kez gördüm. Esmenne’yi evlat yoksunu biri sanırdım. Ayşe abla bir kuşluk vakti bizi ziyarete geldi. Bıcır, bıcır tatlı dilli bir kadındı. Babama “emmimoğlu” diye hitap ediyordu. Ankara’da mukimdiler Kuaför işi, kısa kesilmiş siyah saçları ve tayyörüyle tipik bir cumhuriyet kızıydı. Ankara’da galiba bir devlet dairesinde çalışıyordu.

KÜÇÜK KARDEŞ: Bir başka hatıra: Altaylığın damadı Şahin gelmiş bir gün Aksaray’a. Babam ve ben onu görmeye gittik; bir akşam üstü. Yer Alirzemmi’nin avlusu, Şahin Ümüş nenenin yerinde oturuyor. Kolu alçıda; kırmış nettiyse. Babam etmek ister onunla hasbihal, ama ne faide? Şahin ekşi bir surat oflaya poflaya, üst kata istirahata çekilir; babacağızımız ayazdadır.

BÜYÜK KARDEŞ. Şahin Abiyi ben sıcakkanlı güleç yüzlü ve sohbet ehli birisi olarak hatırlıyorum. Belki alçıdaki kolunun ağrısı yüzünden sizinle gerektiği gibi ilgilenememiştir.

KÜÇÜK KARDEŞ: Neyse, Allaha şükür, Altaylığın acer (yeni) evin üstünde kiracı oturan Günay öğretmenin kocası Fedai Bellikli de oradaydı. Babamın sohbet eksikliğini giderdi. Babam eve döndüğümüzde Şahin’e olan sitemini belirtti; Fedai öğretmeni onore etti: “Ne varsa köylü çocuklarında var” dedi. Fedai öğretmen Göksügüzel köyünün çocuğudur. Fedai öğretmen Göksügüzel köyünden olmayabilir; ben bir kolaya kaçış neticesi bir köy adı salladım. Sırmakeş de olabilir. Aksaray’a yakın bir köy. Hala çıkartamıyorum aslını. Bu arada, Göksügüzel Ahmet Abimin kısa bir süre vekil öğretmenlik yaptığı köydür (Ahmet abim de rahmet istedi zannederim).

ORTANCA KARDEŞ: Fedai öğretmeni bildim. Köyünü bilmem. Soyadını şimdi senden öğrendim. Aksaray'da bellikli soyadı çoktur.

KÜÇÜK KARDEŞ: Şimdi hatırladım: Fedai öğretmen “Nürgüz” köyünden bir yağız eğitmenimizdi. Kendisi milli eğitim talim-terbiyesinden geçmiş, yıpranmış biriydi. Eşi Günay hanımın şeker hastalığı nedeniyle ev-bark çoluk çocuk işlerine yetememesi nedeniyle köyden çağırılan bacısı Güler ayağında şalvarı, belinde kuşağı kanlı canlı bir Nürgüz’ lüydü. Bir gün Nebo (Nebahat) bacıyla bendenizi Yakup Bacağın evinin önünde (her ne işimiz varsa orda) bir köpek sürüsünden kurtarmışlığı vardır.

BÜYÜK KARDEŞ: Ölenlere rahmet, sağlara sıhhat ve afiyet dileyerek bitirelim bu sohbeti.

52 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page