Aksaray Sevdalısı
- rizakati

- 8 Haz 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Haz 2021
Mahir Südemen, Basın camiasının verdiği "Şeyhü-l Muharririn" unvanına bihakkın layıktı.

Aksaray’a her gittiğimde mutlaka uğrayıp sevgi ve saygımı kanıtlamaya çalıştığım Mahir Südemen’i son gittiğimde bulamayıp yerinde, oğlu olduğunu tahmin ettiğim genç bir beyefendinin oturduğunu görünce yüreğim cız etti. Korkarak sorduğum soruya, kaygıyla beklediğim meşum yanıtı alınca masanın önündeki sandalyeye çökmüş, “inna lillah ve inna ileyhi raciun” dedikten sonra bir süre sessiz kalmıştım.
Rahatsızlığı nedeniyle bir süre hastanede yattıktan sonra 2011 Eylülünde vefat etmiş ve Ulu Cami'de kılınan cenaze namazının ardından Ervah (Kabristan)da toprağa verilmiş. Cenaze törenine Vali Orhan Alimoğlu, Milletvekili Ali Rıza Alaboyun, Belediye Başkanı Nevzat Palta, STK temsilcileri, meslektaşları ve çok sayıda vatandaş katılmış. Görenler mahşeri bir kalabalıktı diyorlar.
Duyduğunu, gördüğünü ve okuduğunu unutmayan hafızası ile 19. yüzyıl başı ve 20. yüzyılda Aksaray'da, ülkemizde ve dünyada yaşananları biliyor, anlatıyor ve gelecek nesillere aktarmak için sahibi olduğu gazetelerde (önce Hasandağı 1966 dan beri Yeni Aksaray), köşesinde yazıyordu. Kısaca Aksaray’ın yeri doldurulması zor hafızasıydı. Öğretmenliği yanında defalarca Belediye meclisi üyeliği vb. kamu görevi de yaptı. Görevleri esnasında hemşerilerinin hayat standardının yükseltilmesi için bilgi ve tecrübesinin yanında, haksızlığa uğrayanların haklarını sonuna kadar koruduğuna tüm Aksaraylılar tanıklık eder kanısındayım.
Onu anlatmakla bitiremem. En iyisi vefatının 9. Yılında gazetede çıkan ve yazılanlara yürekten katıldığım ( hocam için az bile) yazıyı buraya alıyorum.
Basın camiası içinde anıldığı "Şeyhü-l Muharririn" unvanını hak ettiğine inandığım hocam Mahir Südemen’e Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
Aksaray’ın ‘Mahir Hoca’sını rahmetle anıyoruz
Mahir Südemen, bu dünyadan göçeli, aramızdan ayrılalı 9 yıl oldu. 2011 eylülünde vefat eden ‘Mahir Hoca’nın, yazılarıyla ve sohbetleriyle yol göstericiliği hala aranıyor. Aksaray’ın aynı zamanda canlı tarihi olmuştu. Eğiticiydi, öğretmendi, gazeteciydi, yazardı, üreticiydi… ve yol göstericiydi...
Gazetemizin kurucusu, öğretmen / Eğitimci/gazeteci/ yazar Mahir Südemen’i aramızdan ayrılışının 9.yılında rahmetle anıyoruz. Mahir SÜDEMEN, yaşadığı yıllarda Aksaray’ın canlı bir tarihi gibiydi. Gördüklerini, bildiklerini, yaşadıklarını ve yaşananları kendisiyle beraber alıp götürmedi bu dünyadan. Kendinden sonra gelen nesillere tarihin ve zamanın bir armağanı gibi bırakıp gitti.
1 Ocak 1927’de doğmuştu kimliğine göre. 3 Eylül 2011’de aramızdan ayrıldı. Aksaray ise koca bir tarihini kaybetmişti.
Rahmetli hocamız Mahir SÜDEMEN’in anlatımına göre, Aksaray bataklığın ve buna bağlı olarak sıtma hastalığının sakinlerini sık sık kırıp geçirdiği bir şehirdir geçmişte. Aksaray halkının sıtma karşısındaki çaresizliklerini, yoksul hanelere giren sıtmanın kimsenin gözünün yaşına bakmadan ve hane halkını genç yaşlı demeden ölümün kucağına ittiğini çok dinlemiş ve okumuşuzdur yazılarında. Ölümünden sonra çıkarılan “Kalın Sağlıcakla…” adlı kitabında Aksaray ve insanlarıyla ilgili tarihi bilgiler yer alır. Bu kitapta Aksaray’ın, bir daha kimsenin hatırlayamayacağı şehir tarihi vardır.
Doğup büyüdüğü ve yaşadığı memlekete adeta âşıktı merhum Mahir SÜDEMEN. Memleketinin ilerlemesi, gelişmesi için hep teşvik edici yazılar yazar.
Öğretmenliği, yaşamı boyunca bitmez…
Hep öğretmek için çabalar, anlatır, yazar…
Hayatı boyunca üretmekten, eğitmekten vazgeçmez.
Rahmetli Mahir Hocamız, hayatı boyunca düşünen ve üreten; düşündüğünü ve ürettiğini paylaşan, binlerce öğrenci yetiştiren ve tüm öğrencilerinin ve içinde yaşadığı toplumun sevgisine mazhar olabilen bir öğretmen, gazeteci ve yazardı.
1950’li yılların başında Siirt’te öğretmenlik yapmıştı.
Vefatından bir kaç yıl öncesine kadar, daha çok nakliyecilik yapan Siirtli bazı öğrencileri Aksaray’dan geçerken, bir görüp hatırını sormak için kendisini arar, sora sora bulurlardı. 50 yıl sonra öğrencisi tarafından aranan kaç öğretmen çıkar ki yaşadığımız toplumda.
Ülke ve yaşadığı şehrin sorunları karşısında hiç sessiz kalamazdı.
Nerede bir haksızlık varsa dile getirmeden, karşı çıkmadan duramazdı.
Hazreti Peygamber’in, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyruğuna uygun bir ömür geçirmişti.
Hiçbir zaman nemelazımcı olmadı.
Kendisine gelerek, “Hocam iş arıyorum” diyenleri hiç boş çevirmezdi. Tanıdıklarını, dostlarını arar ve mutlaka işe yerleştirirdi. Sadece iş değil, her alanda kendisine başvuranları dinler, sorunlarını çözmeye çalışır, küskünleri barıştırır, dertlerine derman olmanın çarelerini arardı. Hiçbir zaman “bana ne”cilik yapmazdı.
O, Aksaray’ın “Mahir Hoca”sıydı. (Yeni Aksaray Gazetesi, 07.09.2020)








Yorumlar