top of page

Celal Çorakçı'nın ardından

  • Yazarın fotoğrafı: rizakati
    rizakati
  • 9 Oca 2023
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Haz 2023

Kubbede baki kalan hoş bir hayal imiş!

ree

Çocukluk arkadaşım Celal Çorakçı’nın birkaç gün önce (3 ocak) vefat ettiğini Facebook’tan okuyunca gündemden koptum ve geçmiş zamanın buğulu görüntülerine kendimi kaptırdım. Hazine avukatı Ahmet Bey Amca ve eşi Bakiyaba, manen ve maddeten bize en yakın üç komşudan biriydi. (Diğer ikisi: Sağda bitişik komşumuz Alirzemmi (Altaylık) ailesi, Ümüşaba, Esmaba, Ali Dede; solda bitişik komşumuz Şaban emmi ailesi, Fatmaba, Neclaba, Ali)

Evimizin hemen karşısında, seslensen duyulacak uzaklıkta oturan Çorakçı ailesinin çocukları akranlarımızdı. En büyükleri Filiz abla, halamın kızı Nurigar ve kapı komşumuz Fatmaba’nın kızı Necla ile akran ve arkadaştı. Ethem benimle, Celal Ahmet’le, bir kız da (Gülsen) bacım Melahat ile hem akran hem arkadaştık. (Dudu herkesle arkadaştı.) Bir de daha küçük bir kız vardı (Munise). Ethem dedesiyle kalırdı. Onunla okulda konuşurduk (ilkokulu beraber okuduk.)

ree

Rahmetli kardeşim Ahmet ve ben, Celal ile sıkı bir çocuk dostluğuyla yıllar yılı birlikte oynadık, güldük, küstük, kavga ettik, barıştık. Bizim evin arkasındaki geniş bahçe ve kavaklık biz üç silahşorun eylem alanıydı sanki.

ree

Geçtiğimiz yıl Celal, telefon numaramı bulmuş, beni aradı. Eski günleri yâd ettik. Benim unutmaya başladığım bazı anılar onun coşkulu anlatımıyla tazelendi hafızamda. Anılarda yolculuk beni çocukluk ve ergenlik günlerimin sıcak ve içten komşuluk ilişkilerine götürdü bu arada.

Mahallede hemen herkes ekmeğini kendi yapardı. Güz geldi mi, bir yıl boyu yenilecek kışlık yufka ekmek yapmak bir ailenin tek başına üstesinden geleceği bir iş değildi. Yakın komşular imece usulü sıra kimdeyse o ailede bir araya gelir, sabah erkenden ikindiye kadar güle oynaya, neşe, muhabbet ekmek yapar, 4-6 tahta yufka açar, ateşe dayanıklı bir kişi tandır üstündeki sacda onları pişirirdi. Öğle yemeği olarak sıcacık yufka içine tereyağı ve çökelek-pendir (peynir) ile dürümün keyfine diyecek olmazdı. "Kolay gelsin" diyerek ziyarete gelenler ve biz çocuklar da öğün dışında bu dürüm ziyafetinden nasibimizi alırdık.

Celal'in ailesi çarşı ekmeği (somun) yerdi. Çocukların canı dürüm çektiği zaman ekmek takas ederdik. Dudu elinde koca bir somunla gelir: “Semiyaba!, Annem somun gönderdi; şebit (yufka) ekmek istiyor.” Derdi. Onların yufka dürümünden hoşlanmasından daha çok biz somundan hoşlanırdık. Gelen somunu biz çocuklar katık bile aramadan hemen orada tüketirdik.

Aramızdan ayrılanları rahmetle anıyor, yaşayanlara sağlık ve esenlikler diliyorum.

ree


 
 
 

2 Yorum


rizakati
rizakati
11 Oca 2023

Gulsen Guvener

Riza abi mahaleyi ve eski doslukları çok güzel anlatmışınız füsun amcamızın kızı melahatla ben arkadaştım o arkadeşlığı hiç unutmam kış günü evin önün de akan ırmağa itiği Ni hiç unutmam ümüş diye söylediniz benim küçük çoçuk da munise bizi anilara götürdüğünüz için teşekür ederim birde sizin evin renkli camlarını hıç unutmam saygılar

Beğen

rizakati
rizakati
11 Oca 2023

Tulin Corakci Anil

Sahi ben ( DUDU ) herkesle oynardım . Meliha , Seza , Döndü , kız arkadaşlarım olmasına rağmen Etem ve Celal’in arasında erkeklerle de oynar balık tutmaya giderken solucan şişesi taşırdım .hatta hatırlar mısın ? Ölmüş bir kedi yavrusunu bulmuş ona mezar yapıp gömmüştük . Bildiğimiz dualar okumuştuk .Ne güzel komşuluğumuz vardı IRZA özlemle anıyorum o güzel asmalı tulumbalı hayatınızı ve fotoda gördüğüm bu güzel evi . Gidenlerin mekanları cennet olsun .

Beğen

© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page