Deniz Kurdu mu? Kitap Kurdu mu?
- rizakati

- 13 Kas 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Kas 2022
Edebiyat Sohbetleri:
Martin Eden (Jack London)
Tanzer Güller anlatıyor:
"Senin de fikirlerin, tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş...

Merhaba arkadaşlar!
Geçtiğimiz günlerin birinde internette John Donne’nin “Pire” adlı şiirini ararken bir tanıtım videosuna rastladım. Bu videoda “Hayatta bir tek kitap okuyacaksanız, bu kitabı okuyun” diyordu. Doğrusu meraklandım ve aynı zamanda korktum. Hasbelkader çok kitap okuyan birisi olarak söz konusu kitabı eğer okumamışsam üzülecek ve hayıflanacaktım. Çünkü çok iddialı bir laf. “Hayatta bir tek kitap okuyacaksanız, bu kitabı okuyun”. Korkuyla PLAY tuşuna bastım. Ve söyleyene yüzde yüz hak vermemekle beraber hakkını da teslim etmeye karar verdim ve anladım ki o güne kadar ben bir ihmalimi unutmuşum; o ihmalim de üniversiteyi yarım bırakmak. Bu üniversiteyi yarım bırakmayı doğrusu ben istememiştim. Fakat bu hayat şartları; aslında bir bahane değil ama bu üniversite yarım kalmış. John Ruskin’in dediği gibi - geçmiş kitap tanıtımlarında bahsetmiştim size – bu yazarın her kitabı bir altın madeni ve yine geçmiş sohbetlerde dediğimiz gibi o altın madenini çıkartmak için kazma küreği elinize almanıza gerek yok. Çünkü o altını yazar zaten çıkartmış, kitap olarak size sunmuş. Ve aynı zamanda da onun yazdığı eserlerde – ki onlarca eseri var – gerçek bir edebiyat tadı, gerçek bir lezzet, nefaset ve zevk alıyorsunuz. Zaten ne demiştik daha önceki tanıtımlarımızda, sanat mutluluktur. Her kitabı sizi mutlu eder. Ve Fethi Naci’den bir söz: Onun hiç bir kitabını bu karpuz kelek çıktı diye elinizden atmayacağına size garanti veriyorum." Fethi Naci’nin demek istediği, kitabı elinize aldınız; "karpuz kelek çıktı, atarım, okumam; bu kitabı okumak zorunda değilim” demezsiniz. Bu sözün doğruluğunu da ben çok araştırdım; onun çağdaşı Mine Urgan'a atfedilen bir söz. Herhalde doğrudur; ama doğru olmasa bile - belki kitaba karpuz sıfatını yakıştırmak doğru değil ama biri onu yapmış diyelim - hakikaten her kitabı size edebiyat lezzeti verecek çünkü yazarımız kendi hayatından kesitler sunuyor.

Bütün eserleri hemen hemen yarı biyografik. Çünkü hayatın içinde, hayatın kendisini yaşıyor. Kah denizci oluyor; kah altın madeninde altın arıyor. Serserilik yapıyor. Hapse giriyor. Hayatı dolu dolu yaşıyor. 19. Yüzyılın sonuyla, 20. Yüzyılın başlarında yaşıyor ve 40 yaşında da ölüyor. 1916 da ölen bir yazarımız. Bir edebiyat şöleni veriyor size. Yine "Edebiyat nedir?" konulu söyleşimizde belirttiğimiz gibi Edebiyat - Marcel Proust’un tarifiyle, geçmiş hayatların anlatımından başka bir şey değildir. Ünlü Fransız yazar Marcel Proust: "Yaşayan her bir an hatırlanarak, geçmiş yeniden yaşanıp, geçip gider. Anılara hayat verilmiş olur. Bilinç altındaki kişileri ve olayları bilinç üstüne çıkartarak edebî eserde hatırlama yoluyla zaman kavramını kaldırır; böylelikle geçmiş anı şimdiki zamana dönüştürür." diyor ki yazarımız da işte tam bunu yapıyor. Hiçbir romanı kelek çıkmaz. Sizi içine alır. Onun bir romanında denizci olursunuz. Başka bir romanında köpek – evet köpek – ile özdeşleştirirsiniz kendinizi. Mücadelenizi edersiniz. Yazarımızın kitaplarında aşk, ihtiras, hırs mücadele ve kavga. Yani 32 kısım tekmili birden diyor ya eskiler. Hepsi var: Tekmili birden.

Arkadaşımızın “Hayatta bir tek kitap okuyacaksanız bu kitabı okuyun” dediği kitap “Martin Eden”; yazarımız da Jack London. Jack London’ın onlarca eseri arasında en ünlüsü bu. Bu kitabı ve diğer kitaplarını da bir solukta okuyacaksınız. Buna adım gibi eminim. Tabii ki içinizde okuyanlar var. Benim gibi bu onlarca kitabından ancak dört beş tanesini belki de altı yedi tanesini okuyup da bu üniversite eğitimini yarım bırakmış olanlar vardır. Bugünlerde Üniversite Seçme ve yerleştirme sınavları yapıldı. Lisans yerleştirme yapılıyor. Herkes dalını seçmek için hazırlanıyor. Siz hangi bölümü okuyacaksınız? İster üniversiteye yeni başlayacak olun; isterseniz yetmiş yaşında olun. Yani yediden yetmişe, hangi yaşta olursanız olun, yapacağınız tek bir seçim var: Jack London üniversitesi. Benim gibi eğitimi yarıda bırakıp tamamlayamayanlar, Jack London Üniversitesine girip eğitimi tamamlamaları ve Jack London’ın kitaplarını okumaya başlamaları ve lisans derecesini alanların da daha ileri düzeyde bütün eserlerini okuyup doçentlik ve profesörlüğe kadar yükselmeleri gerekiyor. O zaman sizi kep atma törenine davet ediyorum. İnşallah hep beraber bu Jack London Üniversitesini bitirip keplerimizi havaya atıyoruz. Haydi bakalım Hoppaaa! Kepler havaya! Tebrikler!.








Yorumlar