Editör'den
- rizakati

- 10 Mar 2021
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Ara 2021
“Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım”
(Hz. Mevlana).
Ben biraz farklı, daha doğrusu bu gerekliliğin mutlak olmadığını düşünüyorum. ‘Değişmeyen tek şeyin değişim’ olduğu günümüzde aynı şeylerin bıkkınlık vericiliğini kimse yadsıyamaz. Ama kadim değerleri de değişim adına tarihin çöplüğüne atmaya kalkmak akıl karı değil bence. Onun için ben diyorum ki yeni şeyler söylemenin, yenilenmenin gerekliliği yanında, yüzyılların birikimi ya da bilge kişilerin armağanı evrensel değerleri de yeni söylemlerle beyinlere kazımak gerekir. Aslında, söylenmemiş olan ve söylenmesi gereken pek fazla şey kalmadı bence. Öz aynı olmakla birlikte biçim değişikliğidir sadece yeni gibi gözüken. Yüzyıllar önce derin düşünce sahibi tasavvuf ehlinin fark edip çoğu kez simgelerle anlattıkları evrensel gerçekler bugün bilimin atom altı (kuantum) verileriyle anlatılıyor.
“Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağar” derler ya, bu atasözünün her alanda kullanılması pek doğru değil sanırım. Sadece giyim gibi belli alanlarda doğrulanabilir belki.
Bundan yirmi yıl önce Sahaflarda kapağı hasarlı yaprakları sararmış yıpranmış karton kapaklı bir kitap dikkatimi çekmişti. Refik Halit Karay’ın 1943 yılında basılmış, “Üç Nesil Üç Hayat” adlı eseriymiş. Satın aldım ve ilgiyle okudum. Kaba çizgileriyle bilgi sahibi olduğum Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait yaşam tarzının çeşitli görüntülerini usta bir kalemin anlatısından izlemek bana müthiş zevk verdi. Kitabın içeriği hakkında geniş bilgiyi alıntı (Editörün seçtikleri) bölümünde bulacaksınız.
Daha sonra İnkılâp yayınevi 2006 yılında kitabı kısaltarak yayınlamış sonra da gördüğü ilgi üzerine 2010 yılında tamamını basmış. (Kitap tanıtım bölümüne bakınız).
Lafı şuraya getireceğim. Değerli bir şey yıllar sonra da olsa değer bilenlerin dikkatini çekiyor ve yeniden rağbet buluyor. Yani eski olmak onu değersizleştirmediği gibi aksine daha değerli kılıyor. Yıllandıkça değeri artan antika eşyalar buna güzel bir örnek olabilir. Kısacası bitpazarına nur yağmasa da bazı eskiler rağbet görmeye devam ediyor.
Bir de “eskimeyen eskiler” yani evrensel manevi değerler var ki onların rağbetten düşmesi bence sosyal felaketlerin en büyüklerinden olmalı.
Velhasıl, eski var atılması gereken, eski var satıldığında para eden (antika) ve eski var baş tacı edilmesi gereken… Her konuda olduğu gibi burada da genelleme, yani topyekûn kabul veya topyekûn ret yanlış yargıya neden olacaktır vesselam.








Yorumlar