top of page

Editörden

  • Yazarın fotoğrafı: rizakati
    rizakati
  • 14 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 12 Mar 2022

Koyun kurt ile gezerdi - Fikir başka başka olmasa

ree

Dostlar selam!

Bugün sosyal hayatımızla ilgili bir olgu konusunda sohbet etmek istiyorum.

Bir toplum veya insanlık ailesi içinde, farklılıkları kabul adına üç seviyeden söz edilir: Bireyin kendisine aykırı gelse de, muhatabını olabildiğince anlayışla karşılamanın en alt düzeyine “tolerance” diyor uzmanlar. Türkçemize 'hoşgörü' diye tercüme edilegelen tolerans bana göre, tarihî mirasımız ve geleneklerimiz içinde anlam çerçevesi belirlenen ve Yunus Emre’nin, “Yaradılanı hoş gördük – Yaradan’dan ötürü” dizelerinde ifadesini bulan hoşgörü’den biraz farklıdır Örneğin muhatabına “Senden nefret ediyorum, ama sana kötülük etmeyeceğim” diyen kişinin gösterdiği toleransı Türkçemiz'de 'katlanma' sözcüğüyle karşılamak daha uygun bence.

İkinci seviye "Seni kabullenmiyor, seni desteklemiyorum; ama ne çare ki sen buradasın. Sana kötülük etme gibi bir düşüncem söz konusu olamaz. İnsanî değerlerimi daha o kadar yitirmedim. Madem bir aradayız; bu hayatı kör-topal birlikte yaşamak zorundayız” diyen kişinin tutumunu çeşitlilik (diversity) diye tanımlıyor uzmanlar.

"Bütün farklılıklarına rağmen hoş geldin, başımın üstünde yerin var. Bizim birbirimizden öğreneceğimiz, birbirimize teklif edeceğimiz, birlikte paylaşacağımız şeyler var" anlayışına sahip olmanın adına ise çoğulculuk (pluralism) diyorlar.

Bu sıralamada, aklıselim sahibi herkesin yer almak isteyeceği yer hiç şüphesiz üçüncü seviyedir. Çünkü hayatı anlamlı kılacak olan bu anlayışta, farklılıkları kabulün ötesinde birlikte yaşamayı içselleştirme söz konusudur. Burada dinî, cinsî, etnik, ideolojik akla gelebilecek her türlü farklılık, pozitif ya da negatif ayrımcılığın değil, katılımın anahtarı durumundadır.

Ülkemizde yaşanan tartışmaların taraflarına bu açıdan baktığımız zaman manzara hiç de iç açıcı gözükmüyor. Hangi cephede olursa olsun, kamuoyuna açık cereyan eden tartışmalarda iyiyi, güzeli ve doğruyu kendi tekellerine almış, farklılığından dolayı öteki dediği hemcinsine hayat hakkı tanımak istemeyen ve “neyin iyi, neyin güzel, neyin doğru olduğunu sadece biz belirleriz” iddiasında olan kişilerin çoğunlukta olduğunun görüyoruz.

Asıl tehlike ise şu: Toplumun ortak değerler etrafındaki birliğinin bozulması ve kompartımanlara ayrılan toplum kesimlerinin birbirlerinden hızla uzaklaşmaları öfkeye, nefrete ve düşmanlaşmaya zemin hazırlıyor.

Oysa toplum olarak üçüncü seviye anlayışına sahip olabilsek ülkemizde herkes için geçerli, gerçek anlamda iyiyi, güzeli ve doğruyu egemen kılarız.

Herkesin, kendi iç dünyasında yaptığı muhakeme, mukayese ve muhasebe ile bu sıralama içinde kendisine bir yer seçmesi dileğiyle, selam ve sevgiyle kalın.

ree



 
 
 

Yorumlar


© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page