Evvel Zaman İzinde - 5
- rizakati

- 2 Eki 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 Kas 2022
AKSARAYLI ÜÇKARDEŞİN WHATSAPP SOHBETİNDEN NOSTALJİK ANILAR:
Annemizin babası Batmanlık Abdullah imiş.

BÜYÜK KARDEŞ: Şabancığım, herkes senin gibi döktüremiyor işte o güzel anıları. Babama çekmişsin. O da hiç unutmazdı çocukluk, gençlik anılarını. Havaya girdi mi ne ilginç şeyler anlatırdı ki sen de tanık olmuşsun bazılarına. Biz anama çekmişiz. Pek sevmezdi eskileri karıştırmayı. Fakat çok ender de olsa onun da anlattığı ilginç ve dramatik anılar vardır. Ebemle Avniye Halanın babama almak için kız görmeye (yani anamızı) dayımın evine geldiklerini dinlediniz mi kendisinden? Hele hele, ortaokul öğrencisi kardeşi Necati'nin (rahmetli en küçük dayımız olur) komşunun evinde hasta yatarken o göremeden ölmesini anlatırken göz yaşını tutamaz, öyle içlenirdi ki ne zaman aklıma gelse içim burkulur hâlâ.
KÜÇÜK KARDEŞ: Anamız, canımız, ciğerimiz; gökte ararken yerde bulduğumuz! Ama onun da paylaşmaya zorlandığı anıları vardı veya belleği onu pek gerilere götüremezdi. Benim hatırladığım annemin döşünde bir yara izi vardı; sormuştum bir kere çok rahatsız olmuş ve bilmiyorum diye cevaplamıştı. Bu, benim annemle çok mahrem bir paylaşımımdır.
ORTANCA KARDEŞ: Annem, abisinin (Memet dayımız) oğlu İhsan abiyi sırtında taşırken yorulup onu duvara oturttuğunu kendisi de sırtını dayayıp: "Bak sırtımdasın, annene indirdi deme" dediğini anlatmıştı. Ben de onu hatırlıyorum. Ah anam neler çekmiş. Bildiklerimiz devede kulak.
KÜÇÜK KARDEŞ: Benim kızın göbek adı "Samia" daha doğmadan önce anneme muştuladım, onun adını koyacağımı. Annemin cevabı: "Koymayın isterseniz; benim kaderim iyi gelmedi!"
ORTANCA KARDEŞ: Kamil dayımız evleninceye kadar Mehmet dayımızın yanında kalmış anamız. O dönemde olmuş İhsan abiyi taşıması. Hizmetçi gibi kullanırmış onu Nigari yenge.

Komşuda hasta yatan (ölüm döşeğinde) kardeşi Necati'yi son bir defa görmek için çağırdığı halde yengesinin (Mehmet dayımın karısı) korkusundan gidememiş kardeşinin görmeye. "Gidemedim laaa, göremedim gardaşımı son defa Nigari bi şey der diye korktum" diye hayıflanır, gözünden kipir kipir yaş akardı.
BÜYÜK KARDEŞ: Kamil dayım evlenince yanına almış bacısını. O zaman rahat etmiş anamız. "Nurigar'la kardeş gibiydik" derdi. Elhak, Nurigar yengenin melek gibi bir insan olduğuna ben de şahidim. Makamı cennet olsun.

KÜÇÜK KARDEŞ: Anam öksüz, anam yetim, sorduğumuzda : "İkisini de görmedim" derdi. Ama Allah bir nebze ona aidiyet tutkusu tattırmıştı: Sağır Saadet (faytoncu Hüseyin emminin karısı) bir sabah bize gelmişti, kendisi Hashaslıymış; Taşpazar'a gelin gelmiş. Yaşı epey ileriydi; anneme "Semiye, ben senin babanı tanırım" demişti ve eklemişti "kendisine Batmanlık Abdullah derlerdi, aldı mı torbayla alırdı” dedi. Bu söz üstüne annemin yüzünde güller açtığına şahidim.
ORTANCA KARDEŞ: : Şaban'ın anlattığı Batman Abdullah'a aklım takıldı. Aksaray'a gider de dayımın oğlu Abdullah-ı görürsem bi soracam. Bir de annemin köyü var mı idi? Bilen var mı?
KÜÇÜK KARDEŞ: Belki Abdullah bile bilmiyordur, dedesinin "Batmanlık Abdullah" olduğunu. Anamın köyünden haberim yok ama bir gün çok zorladık bize türkü çığır diye “gesi bağları”ndan iki dize okumuştu. Kayseri taraflarından olabilirler mi? Benimkisi de biraz boş atıp dolu tutmak gibi oldu ama laf lafı da böyle açıyor.
ORTANCA KARDEŞ: Doğru olabilir. ben de o türküyü anamdan duymuşumdur. Bir de bizim annemizden öğrendiğimiz konuşma Kayseri şivesine benzer.
BÜYÜK KARDEŞ: Anam bi de " Yine gam yükünün kervanı geldi" türküsünü çok severdi. Ben iki türküyü de çok dinlemişimdir rahmetliden, çocukluğumda. Bize masal da anlatırdı; Ahmet'le bana. Üç uzun masalı vardı. O anlatmaya biz dinlemeye doyamazdık geceleri.
KÜÇÜK KARDEŞ: Abi biz o masallardan nasiplenemedik. Nebahat ve ben "anne bize masal anlat" diye ısrar ettiğimizde sadece “ metel metel maliki, oğlu kızı on iki” der bitirirdi.
ORTANCA KARDEŞ: Anamın, "Yemen ellerinde Veysel Garani" ilahisi hâlâ kulaklarımda; ne de içten söylerdi. Babamın da: "Dürttüm geçmedi, sürttüm kesmedi" bir de "işte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri. sözleri gelir aklıma.
KÜÇÜK KARDEŞ: Veysel Karani ilahisi benimde kulaklarımda. Babamın ünlü sözlerinden biri de, bayramların üçüncü günü hep söylediği “bayram bayram al işte, o da bitti” sözüdür. Bir de Müftü dayımızdan naklen: "Her devir hükmünü isleyecek. Zaman sana uymuyorsa sen zamana uyacaksın!" Babamdan çok dinledim bu sözleri.
BÜYÜK KARDEŞ: "Gün çarığı sıkar, çarık ayağı sıkar." "Gökten ne yağarsa yer onu götürür." "Izzeti nefs ve dahi mal, mümini müşrik eder. Bunlara nail olan firavun dedi; ben tanrıyım."
"ORTANCA KARDEŞ: Ebemden de bahsedelim bu arada. Sakladığı Hacıbekir lokumlarını bulup bitirdiğimizde bize: "Pir Ali'nin uşaklarına döndünüz" demişti. Ne demek hâlâ düşünürüm..
BÜYÜK KARDEŞ: Ebemin meşhur deyişi: "Dünya paranın tucuna (yani tunç paraya) insanın picine kaldı" derdi. Bunu zamanın kötü olduğu konuşulduğu sırada söylerdi.
ORTANCA KARDEŞ: Abi, o sözü eksik hatırlıyorsun: "Dünyanın ucuna, paranın tucuna, insanın picine kaldık" olacaktı. Bir de şükürsüzlüğü anlatmak için: "kum da yatan Arap gibi olmayın" derdi.
BÜYÜK KARDEŞ: Ebemin bende emeği çoktur. İlk torun oluşumdan olsa gerek.
KÜÇÜK KARDEŞ: Ebemizin hangimizde emeği yoktur ki? İhlas suresini bana o öğretmiştir. Nur içinde yatsın.
BÜYÜK KARDEŞ: Hepsi düzgün insanlardı. Kabirleri nur, mekanları cennet olsun!







Tulin Corakci Anil
Ne güzel kadındı , “Semiya yenge “derdik. Kibar, kimseyi kırmaz düzgün konuşurdu. Batırık yapar, tulumbanın etrafındaki asmadan yaprak toplar, tüm komşular sizin avluda oturup çocuklar bir tarafta , büyükler (Ümüş hala, Anşa hala (ebeniz ) baş köşede; annem, ayol Fatma abla …. Yerdik sonra çay içerdik. Sanırım Kamil dayınız fotoğrafçıydı