top of page

Felsefeyi Sevdiren Kitap

  • Yazarın fotoğrafı: rizakati
    rizakati
  • 6 Eyl 2021
  • 3 dakikada okunur

Felsefeye bir çocuk gözünden bakmak, en görmüş geçirmiş insan gözüyle bakmaktan çok daha yararlıdır.

ree

Sofie'nin dünyası, okullarda okutulan felsefeden çok farklı, insanın kendisi ve doğa hakkındaki düşüncelerini şekillendirmesine yardımcı olan bir kitap. Felsefenin temel soruların irdeliyor ve basit bir dille okuyucuya aktarıyor. Kitabın ilk bölümünde "İnsan neyden oluştu? Dünya neyden oluştu? "Her şeyin yapıtaşı olan bir ilk madde var mı?" "Her şey sudan mı oluştu? " "Kadere inanır mısın" gibi temel sorulara filozoflarca aranan yanıtlar yer alıyor.

Yayınlandığından beri el üstünde tutulan kitapta felsefeye, filozoflara, teorilere, kuramlara dair kapsamlı bilgiler bir olay örgüsüyle birlikte veriliyor.

ree

Bu kitabı anlamak için Eflatun'un ya da Descartes'in öğrencisi olmak gerekmez. Lise çağında olan biri hatta daha küçükler bile rahatlıkla anlar. Sonuçta kitapta 14 yaşında olan bir yeni yetmeye felsefe anlatılıyor; o da anlıyor. Her yaşta okunabilecek bir kitap yazdığını savunan yazar bunu kanıtlıyor.

Ama okurken kafanız karışabilir. Ne güzel işte! Zaten kitaplar bizi düşünmeye itecek kafa karışıklıklarına yönlendirmiyorsa ne işe yararlar. O yüzden çekinmeyin.

Sofie bir genç kız ve ona her gün gelen mektuplarda, yeni bir soruyla karşılaşıyor ve yeni bir filozofla dolayısıyla felsefeyle tanışıyor. Okudukça bizler de filozofların temel düşüncesi hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Sokrates, Eflatun, Aristoteles, Demokritos gibi filozofların yanında yakın çağ filozoflarına da yer verilmiş. Kitap tek bir döneme ya da tek bir düşünceye bağlı değil. Her şey basit ve anlaşılır bir şekilde anlatılmış.

Kitabı okurken bazı şeyleri sorguluyorsunuz. Düşünmeye başlıyorsunuz. Ben kitabı okurken özellikle dikkat ettiğim bir şey oldu. Kendi kendime acaba yazar, bir filozofun görüşünden, belli bir felsefi akımdan yana tavır alacak mı? diye düşündüm. Örneğin Sokrates'i savunup Descartes'i eleştirmek gibi. Ama öyle bir şey olmadı. Olsaydı zaten felsefe kitabı olmazdı herhalde. Okura samimi bir şekilde felsefeyi, tarihini, filozofları, filozofların görüşlerini anlatıyor. Gerisi okura kalmış. Hangisi hoşuna giderse.

Kitabın kapağına, "Felsefe tarihi üzerine bir roman" alt başlığı konulmuş. Bazı okuyucular sadece roman okurlar. Polisiye, aşk, fantastik, bilim kurgu, yeraltı edebiyatı... Ama sadece roman. Düşünce kitapları, tarih kitapları, kişisel gelişim kitapları okumak onlara ağır ve sıkıcı gelmiştir her zaman. Nerden biliyorum? İlk zamanlar bende romancıydım. Ama zamanla romanların yanında daha dolu kitaplara yönelmeye başladım. Araştırmayı ve sorgulamayı kendime bir görev bildim. Herhangi bir kitapta anlamını bilmediğim bir kelimeyi veya terimi hemen araştırmayı adet edindim (şimdi bu daha kolay; Google amca sayesinde). Bu arada, romandan vazgeçmedim. Romanın hayatımızdaki yeri bambaşka. Çoğu zaman çapraz okuma yöntemiyle bir roman-bir düşünce kitabı okumaya çalıştım. Neticesinde okuması zor denilen kitapları kolaylıkla, üstüne kafa yorarak okumaya ve sorgulamaya başladım. Bu yolda kararlılıkla devam ediyorum. Şimdi, ben bunları neden anlattım? Aramızda benim gibi birçok romancı var ve çoğu felsefeden uzak duruyorlar. Bu yaptıkları, aslında tadına bakmadığımız yemeği beğenmediğimizi söylemek gibi bir şey. Ama onların felsefeyi sevmeleri için sadece güzel bir başlangıç kitabına ihtiyaçları var. Yani güzel bir lahana yemeği yerseniz lahanayı sevebilirsiniz. Bu arkadaşlar "Sofie'nin Dünyası" kitabını okuyarak felsefeye giriş yaparlarsa eminim yukarıda anlattığım geçişi kendileri de yaşayacaklardır.

Felsefeye başlangıç için neden Sofie'nin Dünyası? Çünkü yazar, 14 yaşında bir çocuğa felsefeyi sıfırdan öğretiyor. Aslında o 14 yaşındaki çocuk bizleriz. Yazar bize çocuk gibi, en basitinden düşünmeyi öğretiyor. Bir çocuğun gözünden dünyaya bakıp sorgulamamızı sağlıyor. Şimdi, çocuğa felsefe anlatıyor diye kitabı sakın hafife almayın. Kitaptaki çok kritik bir noktaya parmak basmak istiyorum: Nasıl ki bir bebek yeni doğduğunda hayatta gördüğü her şeye merak ve ilgiyle bakar; olgunlaşmış bir insan bunun tam tersine her şeye alışmış ve merakı kalmamıştır. Dolayısıyla, felsefeye bir çocuk gözünden bakmak, en görmüş geçirmiş insan gözüyle bakmaktan çok daha yararlıdır.

 
 
 

Yorumlar


© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page