top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafırizakati

Güven - Vedat Türkali


Vedat Türkali bana göre, Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir ve romanlarında, aşkı, mücadeleyi ve insan doğasının gereği olan iç hesaplaşmaları özgün bir biçimde okuyucuya aktarmayı başarmıştır. Kitaplarında, sosyo-psikolojik özellikler taşıyan, birbirinden farklı çizgide karakterleri işlerken arka plana, Türkiye'nin buhranlı dönemleriyle ilgili siyasi analizler yerleştirmiş ve kadın-erkek ilişkilerini özgün kıstaslarla ele almıştır.

"Bir Gün Tek Başına" adlı kitabında, 1960 askeri darbesine giden sürecin arka planında süregiden bir aşkı konu alır. "Yeşilçam dedikleri Türkiye"de bizleri Türkiye'nin 70'li yıllarına götürür. Herkesin birbirini vurduğu o yılları analiz ederken üç farklı karakterin gözünden Yeşilçam'ın cafcaflı denilebilecek dönemlerini anlatır. Her karakter kendi kişisel sorunları, duygusal ilişkileriyle uğraşırken onların gözünden Yeşilçam'ın yozlaşmasını işler ve yan karakterler aracılığıyla da çeşitli toplumsal sorunlara ve dinamiklere eğilir.

"Mavi Karanlık", yazarın küçük burjuva aydın bunalımını merkeze aldığı bir eserdir. Kahramanlar, bir dönem ülkenin kaotik ortamından kaçan insanların sığındığı Bodrum’da yaşasa da roman, sade, akıcı hatta argo ve yerel söyleyişlerle, siyasi cinayetler, tehditler, örgütlerin egemen olduğu 80’lerin karışık ortamını yansıtır.

Bir Gün Tek Başına'da bir insanın iç çelişkilerini açıkça ortaya koyan, Yeşilçam Dedikleri Türkiye'de İstanbul'u ve entelektüel çevreyi betimleyen, Mavi Karanlık'ta sorunlu ama naif bir aşkı işleyen yazar, baş yapıtı olan "GÜVEN"de Türkiye Komünist Partisi tarihi özelinde ülkenin bir dönemini derli toplu bir biçimde analiz eder.

Güven, 1940'lı yılların tek partili döneminde, bir avuç gencin yeraltında faaliyet gösteren TKP'yi aramalarını ve dönemin kültürel, toplumsal, siyasal ve psikolojik yapısını konu edinen dört ciltlik devasa bir roman; bir döneme tanıklık eden, ayna görevi gören, dönemin kadına, cinselliğe bakış açısını, köy-kent ilişkisini de işleyen çok önemli bir eser. 1940'lı yılları anlamak ve bugüne daha gerçekçi bir perspektiften bakabilmek için herkesin - siyasi çizgisi ne olursa olsun - muhakkak okuması gereken bir roman bence.

Tarih derslerinde bizlere, Türkiye'nin II. Dünya Savaşı'na girmeyerek ne kadar akıllıca bir siyaset izlediği anlatılır. Ama katılmadığımız bu savaşta orduya ayırdığımız bütçenin artırıldığından, oluşan bütçe açığının kapatılması için farklı ekonomik tedbirler alındığından söz edilmez. Sermayenin belirli ellerde toplanarak, burjuvazinin oluştuğu ve ülkede görülmemiş bir karaborsa ve tekelleşmenin yaşandığı anlatılmaz. Tüm bu yaşanan ekonomik temelli sorunlar gelir dağılımındaki eşitsizliği derinleştirmiş, gençlerin siyasi arayışlarını artırmış ve darbecilerin iştahını kabartacak toplumsal çalkantılar giderek tehlikeli sonuçlar doğurmuştur.


62 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page