top of page

Ve Bizim Irmak

  • Yazarın fotoğrafı: rizakati
    rizakati
  • 25 Nis 2021
  • 3 dakikada okunur

Aksaraylıların 1900 lü yıllara kadar içme su ihtiyaçlarını ırmaktan karşıladıklarını bilmiyordum. -

ree

Aksaray'ın can suyu Uluırmak'tan ayrılan kollardan birinin bizim (Paşacık) mahallemizden geçtiğini söylemiştim. Irmak derdik biz ona. Kenti ağ gibi saran bitkisel hayatın can suyu, temizlik işlerinin başyardımcısı diğer akarsu kanalları gibi bizim ırmak da yüzyıllar öncesinden, yirminci asrın son yıllarına kadar işlevini sürdürmüştür. Mamasun barajı yapılıp, şehrin güneyindeki Konya ovasının devamı olan kıraç tarım alanını sulamak için yapılan sağ ve sol sulama kanallarının devreye girmesiyle, kentin büyümesi, modernleşmesi uğruna şehir sulama şebekesi iptal edilmiş ve bu durum şehirdeki bağ bahçe hayatına son vermiştir.

Evimizin avlusunu sokaktan ayıran duvarın dibindeki iki ağacın hemen önünden gürül gürül akan (benim ilk gençliğimde öyleydi) ırmağa avlunun sağında ve solunda iniş vardı. Babamız avluya tulumba kurduruncaya kadar bütün temizlik-çamaşır - bulaşık işleri o zamanlar temiz akan ırmağın suyu ile yapılırdı. İçme suyunu yüz elli metre ilerdeki caminin avlusundaki anıt çeşmeden getirirdik.

ree

Bu arada (parantez içinde) ben Aksaraylıların 1900 lü yıllara kadar içme su ihtiyaçlarını ırmaktan karşıladıklarını bilmiyordum. Tarih araştırmalarıyla ünlü İbrahim Hakkı Konyalı'nın, "Abideleri ve Kitabeleriyle Niğde Aksaray tarihi" adlı üç ciltlik muhteşem eserinin 108. sayfasında verdiği şu bilgiyi görünceye kadar:

"H.1325, M.1907 Konya salnamesinde Aksaray kazası hakkında şunları okuduk: 165 kariyeden mürekkep cesim bir kazadır...Kız ve erkek çocuklara mahsus müteaddit iptidai mektep, camiler ve mescitlerden müteşekkildir. Su ile müteharrik iki un fabrikası, halı ve seccade dokumaya mahsus otuz destgâh vardır. Niğde'ye bağlı Melendiz köylerinden kaynayarak yaz günlerinde bir çok arazi, bağ ve bostanları suladıktan sonra Konya kazası dahilinde mahvebînişan olan bir nehir Aksaray kasabasının içinden akar. Bu sebeple suyu, bağ ve bahçesi çoktur.

Aksaray’da öteden beri nehir suyu içilmekteyken Kurenay-i Şehriyari Devletlu Hacı Ali Paşa büyük paralar vermiş ve buna yerli ahalinin ianeleri katılarak Aksaray’a dört saat mesafedeki Ekecik yaylağından köyün içinden künkler içinde su akıtılarak, ahali içmeye salih olmayan nehir suyundan kurtulmuş ve bu hal umumi sıhhat üzerinde fevkalade iyi tesir yapmış olduğundan herkes tarafından bu vesileyle dahi Hazret-i Padişah iyi dualarla yad olunmaktadır. (sayfa 322)

ree

Beni çok şaşırtan bu bilginin doğruluğunu araştırdım. Konuyla ilgili yerel bir gazetede şu bilgiyi buldum. "Ortaköy’ün gelişmesinde katkısı inkar edilemeyecek kadar âşikar olan Hacı Ali Paşa Ortaköy’de Merkez Camiyi yaptırmıştır. Şehir merkezinde hayır işlerine imza atmıştır. Birçok tarihi eseri tamir ettirmiştir. Sultan II. Abdülhamid ‘in serkuranasından (yakın çevresi) olan Hacı Ali Paşa medrese tahsilinden sonra ayağında çarığı ile tahsilini ilerletmek için İstanbul’a gitmiştir. Topkapı sarayında ilmini genişleten bu zeki Ortaköylü herkes tarafından takdir edilmiştir. Odasının duvarına astığı çarığa sık sık bakarak böbürlenmekten kaçınmıştır. Görevini hakkıyla yerine getirirdi. Aksaray’dan kendisine zeki çocukların gönderilmesini isterdi. Amacı çocukları okutmaktı. Servetini hayır işlerine harcayan bu vefalı Ortaköy’lü Ulu Caminin önüne şadırvan sebil yaptırdığı gibi halkın Uluırmak’tan su içmesine gönlü razı olmadı Ekecik’ten su getirtti. Sultan Abdülhamid'i tahttan indiren ittihatçılar, padişahın en yakınlarından birisi olan Ortaköylü Hacı Ali Paşaya dürüstlüğünden ve İslam'a olan hürmetinden dolayı saygı duymuşlardır. Ortaköy’de Paşalar olarak adlandırılan ailelerin soyu (Sürmeli) hala yaşamaktadır. (Kaynak :Ortaköy Haberci-09 Temmuz 2015 - Araştırmacı-Yazar, M.Fırat Gül)

ree

Bizim mahalleye gelen ırmağın Çipkilikten daha ötede, Uluırmak'tan nerde ayrıldığını ve Aksaray lisesinden yukarı güzergâhını bilmiyorum. Coğlakı' dan gelerek, Lisenin ön bahçesinin ortasından geçen ırmak, Cumhuriyet İlkokulunun avlusundan İbrahim Şişman’ın un değirmeninden geçer, Şirketin (Azmi Milli) yanından Zafer okulunun avlusuna ulaşır, orada bir kol cıncıklı caminin arkasına giderken, bir kol yolun karşısına geçer. Kirtişlerin bahçesinin, Haşim ağanın evinin yanından Medreseye ulaşır, İzzet efendilerin bahçesine, Çorakçıların bahçelerine uğrar, Aynacı Fayik, Ali Çavuş, Berberin Fadime, Topacığın Mehmet, Behlüller, Kara Mustafa, Tahir abi, Feramuz emmi ve Alirzemmi’nin avlularından geçerek bizim eve ulaşır. Fatmaba’nın avlusundan açık havaya çıkan ırmak, ÇAĞLAK'ta sağa sola iki kol verdikten sonra anıt çeşmenin ve caminin yanından geçerken üç yol ağzında yatan Sancı Baba'nın duasını alır.

ree

Yolun altından geçerek yoluna devam eden ırmak sağında Ese emminin, Zırıkların, bahçesinin, Nalbant Ali’nin, İğneci Salim'in evinin yanından geçerken, yolun karşısındaki Esoğulların, Tahtasızların, Gülümlerin (aklımda kalanlar bunlar), evlerini seyrederek yazılara kadar uzanır.

Yorumlar


© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page