Yeni Tarih Kuramı
- rizakati

- 21 Nis 2021
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 May 2021
Kemal Tahir, eserleriyle insan, devlet ve toplum felsefesi üzerine kafa yorarken kullandığı yadırgatıcı bakış açısı, resmî tarih değerlendirmeleriyle uyuşmaz.

Tarih bir bilim midir? Fizik, kimya ve biyoloji gibi sonuçları kesin veya kesine yakın mıdır? Bu soruya iki paradigmanın vereceği cevap, birbirinden farklıdır. Modern paradigma, tarihin bir bilim olduğunu, nesnelliğin mümkün olduğunu iddia eder.
Postmodern paradigma ise tarih yazımının öznelliklerle dolu olduğunu, güç ilişkileri bağlamında yazıldığını, metinlerin nesnel ölçüte göre değerlendirilmesinin imkânsız olduğunu, bu sebeple tarihin bir edebiyat eserinden pek farklı olmayacağını ileri sürer.
Postmodern tarih anlayışının en mühim farklılığı modern tarihin bütüncül olana yaptığı vurguya karşı gelmesidir. Modern tarih bütüne odaklanır, genelleyerek yasa benzeri sonuçlara ulaşmaya çalışır. Oysa postmodern tarihçiler, bu bütüne bakma sırasında göz ardı edilenlere odaklanır.
Modern tarihin bütün uğruna bireysel hayatları feda eden anlayışına en iyi karşı çıkışlarından biri biyografik tarih çalışmalarıdır. İyi/kötü, dindar/dinsiz, katliam/değil vb. düzeyinde kilitli kalmış, bugünün politik tartışmalarına uygun olarak eğilip bükülen meseleleri, daha derinden ve aslında gerçekten anlamanın yolu biyografik tarih çalışmaları olarak görülebilir.
Kemal Tahir, eserleriyle insan, devlet ve toplum felsefesi üzerine kafa yorarken kullandığı yadırgatıcı bakış açısı ile dikkatleri üzerine çeken, kimilerince takdir edilmiş kimilerince ise yergilere maruz kalmış bir yazar. Onun birçok eseri, resmî tarih değerlendirmeleriyle uyuşmaz. Özellikle 1969’da yayımladığı Kurt Kanunu adlı eser onun resmî tarihe adeta meydan okuyan eserlerinden biridir. Kurt Kanunu, bu özelliği ile tarihin öznel olduğu iddiasıyla ortaya çıkmış olan yeni tarihselcilik bakış açısına göre zengin örnekler barındırır.







Yorumlar