Şiirli-yorum
- rizakati

- 11 Nis 2021
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Nis 2021
Ozan, ey bulutlardan toprağa sürgün ece,
Oklara göğüs geren, dostu fırtınaların,
Yuhlarlar yeryüzünde, seni de, gündüz gece
Uçmana engel olur, ağır dev kanatların.

Tuzluyorum, biberliyorum, sosluyorum, oluyor da yorumu şiirle süslüyorum anlamında şiirliyorum neden olmasın? Tanzer üstadın ilk defa duyunca çok beğendiği ve benim de benimsediğim şiiraydın (günaydın yerine) gibi bu konu başlığı da yadırganmaz inşallah. İddiasız şiir tahlili denemesi yapmayı düşünüyorum bu sayfada ve eleştirilere -her zaman olduğu gibi - açığım. Çünkü eksiğimin ve yanlışımın çok olduğu biliyorum.
Gazi Eğitim'de okurken Fransız hocamızın derin bilgisiyle Fransız edebiyatından yaptığı şiir tahlilleri içinde en çok Charles Baudlaire'in "Albatros" isimli şiiri beni etkilemişti. Şair ilk üç kıtada, göklerde kendi dünyasında mükemmel bir kral olan yaratığın yeryüzüne, onu kısıtlayan olanaklar dünyasına inince nasıl aciz, gülünç ve acınası duruma düştüğünü söz ustalığıyla betimledikten sonra, sanatçı son kıtada öldürücü darbeyi vurur; hayal ve düşünce ufuklarına sığmayan şairin ve bence genel olarak tüm sanatçıların da basit, yüzeysel ve kıt düşünceli beşer dünyasında, tıpkı o göklerin kralı gibi hor görüldüğünü, alay edildiğini söyler.
ALINTI
"Albatros, Baudelaire’in kullanımı içinde bir semboldür. Şairin hem kendisini hem
de şair olan kimseler üzerinden ifade ettiği bir soyutlama biçimidir. Baudelaire’in çıktığı deniz aşırı bir yolculuktaki izlenimlerinden hareketle yazıldığı düşünülen Albatros
anlatım biçimiyle bu yargıyı doğrular niteliktedir. Şair kendisini bir tür kuş olan
albatrosa benzeterek hem şair olmanın görkemini hem de bu kuşun gemideki tayfalar
tarafından yakalandığı zaman yaşadığı çaresizliği ve sefilliği ifade etmeye
çalışmaktadır. Dolayısıyla gemideki tayfalar da şair olmayan insanların, kalabalıkların
ve sıradanlığın bir sembolü olurlar. Çatışma bu iki unsur arasındadır. İmajlar ve kullanım
biçimleri hem Parnas okulunun hem de sembolizmin estetik zevkini yansıtır.
Şiiri oluşturan ilk üç dörtlük; esasında okyanuslarda uçan ve zaman zaman
gemiciler tarafından yakalanarak eğlence vasıtası hâline getirilen bir albatrosun
hikâyesini anlatan tek parçalık bir anlam birimi olarak düşünülebilir. Hikâye, şiirin
ikinci ve son anlam birimi olan son dörtlüğü hazırlayan bir perspektiftir. Şu hâlde şiiri
kuran temel imaj son dörtlükte belirecek ve benzetme unsurları kendisini bu ikinci
anlam biriminin içinde gösterecektir.
Şiirin son dörtlüğü önce, albatrostan bulutlar prensi olarak söz eder, daha sonra da şairi; fırtınaları ziyaret edecek kudretiyle kendisini avlamak için atılan oklara ancak gülecek olan bu kuşa benzetir. Söylenmek istenen albatrosun (şairin) hükümdar, yüce bir kuş (kimse) olduğu ve türlü zorluklara göğüs gerdiğidir. Yuhalamalar arasında toprağa adeta sürgün edilerek düşen bu kuşun büyük kanatları yürümesine izin vermez. Dolayısıyla vurgulanan anlam, yüce bir varlık olan şairin, diğer insanların dünyasına inerek, gökyüzündeki hükümdarlığını yitirdiğinde bu kalabalığa ayak uyduramamasıdır.
(Şiir çevirisi ve problemleri: Baudelaire ve Albatros örneği, Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Dergisi, cilt: 2019, sayı: 24 sayfa: 155-156)







Yorumlar